Haruki Murakami'nin Renksiz Tsukuru Tazaki'nin Haç Yılları


Okurlar, Haruki Murakami'nin kitaplarını, The Beatles'ın yeni albümünü bekler gibi beklerler. Kitapçıların önünde, müzik CD/kaset satan yerlerin önünde sıra oldukları gibi sıra olurlar. Mutlu ve coşkulu kolektif bir bekleyiş vardır. Kültürel bir sesin etkisidir bu ya da Murakami'nin... Yayınlandığı geceden sonra ki yedi gün içerisinde, Renksiz Tsukuru Tazaki'nin Haç Yılları, Japonya'da bir milyon civarında satış yapmıştır. Tokyo'nun önündeki kitapçıları hayal ediyorum da...  Çeşit çeşit kişisel özellikleri bulunan insanlar... Acaba onları oraya getiren veya kitabın onlar üzerinde ki etkisi nedir çok merak ediyorum doğrusu. Büyük bir ihtimal, Murakami'nin gerçeküstü veya gerçekçi yanlarını umuyorlardı. Bu iki zıt şeylerin arasında gidip geliyor olmalılar.


Kitabın insan deneyimleri üzerine ilişkilendirilmiş olduğuna dair belirsiz bir önsezim var. Fakat, yine de, Küçük bir yarayı saran ama iyileştiremeyen tuhaf yazı formları da hissetmedim değil. Murakami Renksiz Tsukuru Tazaki'nin Haç Yılları'nı karalar ve bu kitap onun mistik iş gücünün yapı taşları arasında bir yerde yalan söyler durur.

Murakami masasında oturur ve genç bir adamın, yetişkinliğe travmatik girişini ve akabinde bu geçişlerde ki müzakerelerini anlatan bir hikaye yazar. Kitabın ana karakteri "yapmak" anlamında ki Tsukuru'dur ve ayrıca yazarın amacı içinde bir metafordur. Tsukuru otuz altı yaşındadır ve yeni tren istasyonları kurar ya da onları yeniden döşer. Sürekli bu tren istasyonlarını nasıl geliştireceğini düşünür. Tsukuru'nun dokunaklı bir huyu vardır. Bütün gün o istasyonlarda oturur ve trenlerin giriş çıkışlarını, bir müzik senfonisi gibi akın akın gelip geçen insanları izlerdi. Onun bu tren yolu tutkusu, Tsukuru'yu hayatının her aşaması ile ilişki kurardı. Oyuncaklardan, akademik çalışmalarına, oradan da hayat macerasına... Bu tutku sadece ufak parlak bir ışıktır onun solgun hayallerinde.

Bir bakıma, Tsukuru olağan ve renksiz bir kişiliktir. Genç bir adam olarak, Tsukuru, her yönden türüne nadir rastlanan ve ahenkli bir arkadaş grubuna aittir. Ama aynı zamanda renge tekabül eden bir aileye de sahiptir; Bayan Beyaz, Bayan Siyah, Bay Kırmızı, Bay Mavi. Tsukuru gizlice bunun yasını tutar ve dört yapraklı bir yoncanın beşinci yaprağıymış gibi hisseder. Yine de onlar, başkalarına, bir elin beş parmağı kadar gereklidir. Üniversite ikinci sınıf öğrencisi olara, Tsukuru gruptan aniden ve geri dönülmez bir biçimde kovulur, tüm bağı koparılır ve kasvetli bir uçurumun dibine atılır. Hiçbir yere ait olmayan bu genç adam artık bir hiçtir.

Tsukuru Tazakin'nin akıl sır ermez acısı, gök kuşağındaki bütün renkleri içeriyor gibi duruyor. Renksiz olan ölümü de. Tsukuru, durmuş ama hayatına son vermemiş kalbini çizerken, hiçbir intihar metodu onun yoğun ve saf ölüm isteği ile uyuşmaz. Kitabın hikayesi, anlaşılacağı üzere, renksiz bir hayatı olan bir varlığın hayat mücadelesi söz konusu. Kitabı okumanızı kesinlikle tavsiye ederim.

1 yorum:

  1. Merhabalar,

    Haruki Murakami, çok sevdiğim yazarlardan biridir. Dünyaca ünlü yazarı ‘’Koşmasaydım Yazamazdım’’ kitabıyla tanıdım ilk. Yazmayı çok seven ve geçimini yazarak sürdüren bir yazar olarak bu kitap beni çok etkilemişti. Kitapta şu sözü çok sevmiştim: ‘’Evet, ben elbette büyük bir koşucu değilim. Fakat bu hiç de önemli bir sorun değil. Dünkü kendimi biraz olsun geçebilmek; önemli olan işte bu.’’ Şahane bir kitap, herkese tavsiye ediyorum. İzninizle bu kitaptan en sevdiğim 10 alıntıyı okumanız üzere sizinle paylaşmak isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/haruki-murakami-kosmasaydim-yazamazdim-kitabindan-10-enfes-alinti/

    Güzel okumalar dilerim,
    edebiyatla ve sağlıkla kalın.

    YanıtlaSil

Lütfen yorumlarınızda illegal, argo, saldırgan kısaca herhangi kötü bir şey kullanmayınız. Teşekkürler

Beni takip et