Kırmızı Leke (Scarlet Letter) - Nathaniel Hawthorne


Amerikan edebiyatının ilk yapıtlarından, belkide en ünlülerinden bir tanesidir Scarlet Letter ya da diğer bir adıyla Kırmızı Leke. Harika bir yasak aşk teması barındıran Kırmızı Leke, her sayfasında meydana gelen olaylarla insana adeta bir ders verici niteliği taşıyor. Kırmızı Leke veya Kızıl Damga olarak Türkçe'ye geçmiş olan bu harika yapıtı biraz inceleyelim.


Kırmızı Leke 1800 'lü  yılların koloni Amerika'sında Salem'de meydana geliyor. Kitabın yazarı, Nathaniel Hawthorne, Custom House bölümünde kendi hayatından ve o zamanın şartlarından okuyucuya detaylı bir şekilde bahsediyor. Nathaniel Hawthorne önceleri gümrük dairesinde çalışırken yeni seçilen hükümet yüzünden politik konumunu kaybedip, Kırmızı Leke'yi yazmaya başlıyor. Kırmızı Leke'yi yazmasındaki amaç gümrük dairesinde çalışırken bulduğu bir el yazısı ve üzerinde bulunan bir kumaş parçası. Kumaş parçasının üzerinde bulunan "A" harfi dikkatini çekiyor
ve Jonathan Poe denilen kişinin el yazmasını okuyor. O el yazmasından ve elindeki kumaş parçasındaki "A" harfinden dolayı Kırmızı Leke adlı kitabı kurguluyor. Hawthorne, Custom House bölümünde okuyucuyu bu hikayenin gerçek olduğuna inandırmaya çalışıyor. Burada ilginç olan şey ise Hawthorne'un kitabın konusunun gerçek olduğunu söylemesine rağmen, aslında birçok edebiyatçı tarafından gerçek olmadığı açıkça belirtiliyor. Çünkü olayın gerçekliğine dair hiçbir kanıt bulunmamasıyla birlikte bu hikayeyi anlatan başka hiç kimse de yok.
Kırmızı Leke yasak bir aşkı, büyük bir günahı ve 1800 'lü yıllarındaki  bir kadının toplum içerisindeki yerini çok güzel bir şekilde okuyucuya aktarıyor. Kitabın ana karakterleri Hester Prynne, Roger Chillingworth, Arthur Dimmesdale, ve Pearl 'dür. Hester Prynne çok güzel ve genç bir kadındır. Amerika'ya henüz gelmiştir ve Salem'da yaşmaya başlamıştır. Kocası uzun süre Salem'a varamayınca denizde gelirken öldüğü sanılır. Hester, Püritanların olduğu bir kentte yaşamaktadır. Püritan toplumu Protestan mezhebinin bir parçasıdır ve çok katı kurallara sahiptir. Bir gün Hester doğum yapar ama çocuğun babası belli değildir. Püritanlara göre Hester çok büyük bir günah işlediğinden çok ağır bir şekilde cezalandırılır. Püritanlar, herkesin içerisinde onun göğsüne kırmızı bir A harfi yerleştirir. Bu A harfini ölene kadar taşımak zorundadır. A harfinin anlamı "Adultry" yani zinadır. Bu utanç verici cezadan sonra onu hapse atarlar ve hapisteyken kocası kılık değiştirmiş bir şekilde gelir. Kimse onun kocasını tanımaz ama Hester kocasını gördüğü anda ürperir ve bağırmaya başlar. Kocası çok bilgili bir adamdır ve Salem'a varmadan önce yerlilere tutsak düştüğü sırada onlardan yeni ilaç teknikleri öğrenir. Bu teknikleri kullanarak kendini doktor olarak tanıtır. Çocuğun babasını öğrenmeye çalışır. Hester çocuğun babasını açıklamayı reddeder. Buna rağmen Chillingworth ona çocuğun babasını her ne pahasına olursa olsun bulacağını söyler. Bu arada bir parantez açmak istiyorum. Hester'ın kocası kendisinden yaşlıdır ve dış görünüş olarak sol omuzu yukarıdadır. Bu edebiyatta şeytanın simgesi olarak da kullanılır. Hester'ın kocası, Chillingworth, intikam peişndedir ama suçlunun Hester değil, çocuğun babası olduğunu düşünür. Hester hapisten çıkar ve kendini hayır işlerine adar. Toplum onu dışlar ve sürekli laflarıyla onu ezer. Hester artık çok soğuk bir kadına dönüşür. Püritanlar Pearl'ün, Hester'ın kızı, şeytanın çocuğu olduğunu düşünür. Kitabı okurken Pearl'ün bazı hareketlerinin tuhaf olduğu göze çarpıyor. Buda onun normal bir çocuk olmadığını ortaya koyuyor. 

Kitabın daha ilk bölümlerinde Arthur Dimesdale'ın çocuğun babası olduğu aşikar hale gelir. Arthur, Püritanların gözünde saygın bir din adamıdır ve bu saygınlığı kaybetmekten korkarak gerçeği açıklamaz. Hester'da ona olan aşkından gerçeği saklamayı seçer. Aradan 7 yıl geçer ve Hester artık toplum tarafından eskisi kadar hor görülmez. Nedeni ise Hester'ın kendisini hayır işlerine adamasıdır. Göğsündeki "A" harfini "angel" yani melek olarak görmeye başlarlar. Ama bu hiçbir şeyi değiştirmez çünkü hala o bir günahkardır. Arthur bu günahı daha fazla taşıyamaz ve hastalanır. Chilingworth onun doktoru olur ve onunla aynı evde yaşar. Hester Chilingworth'e hapishanedeyken, Chilingworth'un kimliğini kimseye açıklamayacağına söz vermiştir. Chilingwoth çocuğun babasının Arthur olduğunu topladığı kanıtlardan ( göğsünde sonradan çıkan "A" şeklindeki yara, Arthur'un Hester'a olan merhameti vs.) dolayı öğrenir ve onu yavaşça zehirlemeye başlar. Hester yeminini bozacağını Chillingworth'e söyler ve Arthur'a gerçeği söyler. Birgün yeni başkanın seçildiği sırada Arthur, Hester'in cezalandırıldığı platformun oraya çıkar ve gerçekleri açıklar. Chillingworth onu durdurmaya çalışır ama nafiledir. İntikamını alamamıştır Chilingworth. Ama Arthur hayatını oracıkta kaybeder. Yıllar geçer Hester Chilingworth'ün ölümünden sonra ortadan bir süre kaybolur. 

O yıllarda kadının konumu gerçekten yerlerdedir. Kırmızı Leke bunu çok güzel bir şekilde aktarıyor bizlere. Hester'a verilen cezanın acımasızlığını geçtim, aşık olması ceza verilecek bir neden değildir. Chillinghworth'te Hester'ın kendisini sevmediğini biliyor. Zaten bu kadar güzel bir kadın çirkin ve yaşlı bir adamla ancak parası ve saygınlığı için evlenirdi. Kitap hem Transandantalizm hem de Romantizm edebiyatı geleneğini taşıyor. Genel olarak baktığınızda Romantizm daha ağır basıyor. Çünkü içerisinde kimlik değişiklikler, arzular, doğa ve özgürlük konuları işleniyor.

1 yorum:

  1. İnanılmaz güzel özetlemişsin başarılarının devamını dilerim

    YanıtlaSil

Lütfen yorumlarınızda illegal, argo, saldırgan kısaca herhangi kötü bir şey kullanmayınız. Teşekkürler

Beni takip et