Üstümde Palto Var


Vehameti soyundu adam,

Paltosunu giydi onun yerine.

Dışarı çıktı,

bir kahvehaneye gitti,

bir arkadaşıyla buluştu, 

beraber iki lafın belini kırdılar.

Ayrıldı oradan,

yürümeye koyuldu.

Adam düşündü:

''Nereye?''

Çok düşünmedi.

''Üstümde palto var!'' dedi.

Züccaciyeye girdi, biraz ıvır zıvır...

Sonra manava uğradı çilek almak için,

derken marketten bir paket sigara...

Adam yürürken tekrar düşündü:

''Nereye?''

Çok düşünmedi.

''Üstümde palto var.'' dedi.

Biraz daha yürüdü,

büyük bir tatminsizlik...

Evin kapısını açtı,

paltosunu soyundu adam,

vehameti giydi onun yerine.

Tüm gün ertelediği, beyninin kıvrımları arasında ,

kımıl kımıl dolaşan, 

gıdıklayıcı,

ve laneti, 

pis bir sıçanın bir lağım çukurunda can verirken asla aklına

getiremediği,

ancak neredeyse onunla aynı biçimde sürdürdüğü bu hayatının doğurduğu 

cevapsız soru

''Nereye?''

 ''Tanrım! Sen beni koru!

    Madem başladığım yere dönecektim,

    öyleyse neden en başından gittim.

    Madem dünya bir tamu,

    Ne işim var 

    aranızda ya hu?!''

Adam farketti ki;

nereye giderse gitsin,

yanyollara dahi sapsa,

dükkanlara da uğrasa,

varış noktası hep aynı.

Adam farketti ki;

arkadaşı sırrını satmış,

züccaciye kazıklamış,

manav çürük meyve satmış,

bir paket sigaraysa onu kanser yapmış.

Adam oturmuş gece vakti koltuğunda saat 00:00

Tekerrür eden bir plak,

hep aynı şarkı dinlediği,

ve tek bildiği

anlamı yoktu aldığı nefesin.

Tek kurşunla! Tek kurşun...

Bitirebilirdi her şeyi...

Sabrettiği ne idi?

''Artık bu kadarı yeterli!''

Aldı eline dün gece keskinleştirdiği bıçağı,

biraz inceledi.

Bıçakta bir yansıma,

yansımada bir surat,

suratta bir hüzün,

hüznünde bir sebep.

Geldi aklına ve cebinden çıkardı bir fotoğraf.

Fotoğraftakine baktı, sonra bıçaktaki yansıyan

yüze...

Hatırladı neden nefes aldığını!

Fotoğraf,

tanrının bir silüeti, varlığının en büyük kanıtı.

Fotoğraf öyle bir varlıktı ki,

koca kainatta, 

olası evrenlerde,

yaratılmış ve yaratılmamış bütün maddelerde ve enerjilerde,

insanoğlunun keşfedebildiği ve keşfedemediği 

her şeyde 

tek bir varlıktı

ve geri kalan diğer şeyler

hiçti.

Öyle bir varlıktı ki,

bütün dillerde ki sıfatlar bir araya gelse

ve yeni bir lügat oluşturulsaydı,

yine de yapılabilecek en iyi kombinasyondaki sıfat tamlamaları

onu tanımlamaya yetmez

bilinen hiçbir iltifat ona layık olmaya aday dahi olamazdı.

adam sağ elinde bıçak, sol elinde fotoğraf

yaşam ve ölüm savaşı...

kazandı yaşamak

ve Hawking'e çaktı bir selam

''Hayat varsa, umut da vardır!''

Vehametini soyundu adam,

umudu giydi onun yerine.

Son izmaritinden,

son dumanını çekti...

Yaşamak için!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen yorumlarınızda illegal, argo, saldırgan kısaca herhangi kötü bir şey kullanmayınız. Teşekkürler

Beni takip et